Kwai Köprüsü: Alt Hedefe Kilitlenip, Asıl Amacı Iskalamak
Kwai Köprüsü filmi, II.Dünya savaşında İngiliz savaş tutsaklarının Burma-Siyam demiryolunu bağlayan bir köprü inşa etmek için emir almalarıyla başlar. Askerlerin iç sesleri, köprünün yapımına katılmamayı, zorunlu olarak yaptıkları köprü bittikten sonraysa onu tahrip etmeleri gerektiğini söyler ancak Albay Nicholson (Sir Alec Guiness), bir şekilde emrindekileri bu köprünün Britanyanın gücünü, ruhunu ve yüceliğini temsil ettiğine ikna eder. Tutsaklar Japon komutanın işkencelerine maruz kalıp direnen liderlerine inanmaktadırlar. Albay, dürüst, mükemmelliğe kendini adamış ve verilen her görevi en iyi şekilde yapmaktan başka bir şey düşünmeyen biridir ancak askerler gün geçtikçe, albayın takıntılı yönlerini görmeye başlarlar. Albay, köprünün Britanya kimliğinin bir simgesi olduğuna, biraz da körü körüne inanmaktadır, köprüyse karakterinin neredeyse bir aynası gibi olmuştur. Aslında köprünün yapımındaki ısrarı, düşmanla işbirliği yapmaktan farksızdır. Japonların hareket gücünü kırmak için köprüyü bombalayacak bir birlik köprüye yaklaşsa da albay, müttefiklerin köprüyü bombalamak üzere bir ekip gönderdiğinden haberdar değildir. Japonlarla birlikte köprüyü korumakta bir sakınca görmeyen Albay ekibiyle birlikte, köprüyü savunur ancak öyle bir an gelir ki Albay uyanır ve ünlü repliğini söyler: “Ne yaptım ben?”
Albayın düştüğü hata, mükemmeli aramak, hedefe kilitlenmek ve verilen görevi en iyi şekilde yapmaktır ama görevine bir takıntı halinde odaklanınca, hedefi kaçırmış ve esas misyonu olan savaşı kazanmak üst amacını ıskalamıştır.
Şimdi albayın sorusunu biraz değiştirelim: Siz niçin varsınız, sizin en üst amacınız ne? Bunun için neler yapıyorsunuz?
Ya da şöyle soralım: Hangi köprüleri inşa etmeye çalışıyorsunuz? Ve bu sırada neleri ıskalıyorsunuz?
Fuat Yalçın