Yöneticiler işletmelerini temsil edecek logoları seçerken, ofislerini döşerken, afişleri incelerken belki bilinçli olarak belki de çok farkında olmadan belli renkleri seçiyorlar. Peki bu seçimlerin marka üzerinde çok farklı etkileri olabileceğini biliyor musunuz? Özellikle küçük işletmelerdeki renk seçimleri çoğu zaman iş sahiplerinin kişisel zevklerini yansıtıyor. Oysa seçilen farklı renkler, markanın algılanışının da ötesinde çalışanlarda ve müşterilerde farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Dolayısıyla renkler üzerine düşünürken hangi sektördeyiz, hedef kitlemiz kimlerden oluşuyor, müşteriler bizi tercih ederken hangi duygularıyla harekete geçiyorlar gibi soruları önümüze koyup renklerle uyandırdığı duygular üzerinde biraz kafa yormak gerekiyor. Şimdi insan zihninde hangi renkler hangi duyguları çağrıştırıyor, buna bakalım:

Beyaz: Açıklık, duruluk, temizlik, sağlık, tazelik, saflığı ve yeni başlangıçları simgeliyor. Fon olarak da en çok kullanılan renk beyaz, çünkü tüm renkleri en doğru, en güzel biçimde ortaya çıkartıyor. Bütün renkler kendilerini göstermek için beyaza ihtiyaç duyuyor. Ana renk olarak kullanıldığındaysa insan zihninde sonsuzluğu çağrıştırıyor.

Siyah: Kararlılık, kendine güven, kapalılık, değişmezlik gibi kavramlara yakın. Geleneksel olarak neredeyse tüm ülkelerde yas, matem, hüzün ve ölüm siyahla temsil ediliyor. Bir yanıyla karamsarlığı diğer yanıyla disiplin ve gücü temsil ediyor. Diğer renklerle birlikte kullanıldığında bu renkleri parlatırken diğer renklerin temsil ettiği kavramları da koyulaştırıyor. Ana renk olarak kullanılacaksa üzerinde iyi düşünmek gerek.

Mavi: Derinlik, gelişme, huzur, barış, güven kavramlarını çağrıştırıyor. Tonlar açıldıkça özgürlük ve sonsuzluğa yaklaşırken laciverte yaklaşan tonları kalite, lüks, güç ve otoriteyi akla getiriyor. Huzur ve güven duygusunu tetiklemesi nedeniyle pek çok sektörde en fazla tercih edilen renk.

Yeşil: Huzur, doğallık, saflık, canlılık, neşe gibi pozitif duyguları akla getiriyor. Barış, huzur gibi kavramlar genellikle yeşil tonlarıyla ifade ediliyor. Yeşilin tonları açıldıkça temizlik, arılık, duruluk, tazelik gibi kavramlara daha çok yaklaşıyor.

Kırmızı: Canlılık, ataklık, liderlik, kararlılık gibi kavramları çağrıştırıyor. Sivri bir dil, yırtıcılık, dikkat çekecek tasarımlarda genellikle kırmızı öne çıkartılıyor. İçinde tutku ve aşk olan bir renk. Koyu tonları biraz daha ciddi bir hava uyandırmakla birlikte pembeye yaklaştıkça daha yumuşak ve çocuksu bir ton halini alıyor. Hayal gücünü harekete geçirdiği için pembe çocukların en sevdiği renk.

Sarı: Neşe, canlılık, doğum, başlangıç, umut ve sıcaklık duygusu uyandırıyor. Sevgi sözcüğüne en uygun renk sarı. Güneşe yakın açık tonları göz kamaştıran bir yeniliği simgelerken, daha koyu tonları bağlılık ve sıcaklık duygusu uyandırıyor. Herhangi bir tasarıma sıcaklık duygusu eklemek için en uygun renk sarının koyu tonları.

Mor: İlk bakışta çarpıcılık, lüks, gösteriş, zarafet, cazibe kavramlarını akla getiriyor. Doğallıktan ziyade üzerinde çalışılmış pozitif anlamıyla bir yapaylığa işaret ediyor. Sıra dışı, ortalama olmayan işleri anlatmak için de mor kullanılıyor.

Renk seçimleriyle ilgili birkaç örnek vermek gerekirse, örneğin sağlık sektörü için beyaz ve mavi tonlarından yararlanarak hem temizlik hem de güven duygusu öne çıkartmak mümkün olabilir. Gıda sektöründe sağlıklı beslenmenin öne çıktığı markalarda yeşil veya sarı tonları, fastfood sektörü içinse dikkat çekecek kırmızı tonları daha doğru seçimler olabilir. Benzer şekilde gençlere yönelik spor araba üreten bir işletme için kırmızı, aile arabası üreten bir firma içinse mavi ve sarı tonlarını kullanmak daha akılcı olabilir.

Kuşkusuz bunları bir kural gibi düşünmemek gerek ancak rekabetin yoğun olduğu bir piyasada kişisel seçimleriniz kadar tüketicinin algıladıklarına da önem vermekte yarar var.

Not: Duygularının Farkında Olmak Eğitimine katılarak bu konudaki yetkinliklerinizi artırabilirsiniz. OffCourse'la dünyanın her yerinde, kişisel bilgisayar, tablet veya akıllı telefonunuz üzerinden eğitim alabilirsiniz.