Türkiye’de Çalışanlar mı Yoksa Yöneticiler mi Daha Fazla Kaytarıyor?
Türkiye’de insanların az çalışmaya eğilimli veya tembel yaradılışlı olduklarına ilişkin bir inanış var. Bu görüş nereden kaynaklanıyor bilmiyorum ama genel olarak çalışanların ahlakını, çalışkanlığını, dürüstlüğünü aşağılayan yaygın bir kanıya dönmüş durumda. Aşağıdaki cümleleri sizler de duymuşsunuzdur:
- “Türkiye’de işsizlik yok, iş beğenmemek var.”
- “Dünyada tembellik konusunda bir numarayız.”
- “Çalışmak isteyene iş çok.”
Benzer biçimde çalışanların işi yeterince benimsemediğinden, çalışma saatlerinin kısa olduğundan ya da bayram ve tatil günlerinin çok fazla olmasından yakınan işveren görüşünü de tanık olmuşsunuzdur. Aşağıda OECD’nin 2012-2013-2014 yıllarına ilişkin ülke bazında haftalık çalışma saatlerini sıraladığı liste bu yaygın görüşü çürütecek kadar karşı bir bilgi içeriyor.
Toplum olarak kendimizden yüksekte gördüğümüz kişileri sorgulamak konusunda ne yazık ki zayıfız. Bu nedenle pek çok işletmede çalışanlar da işverenin görüşüne inanarak başarısızlığının nedenini çalışma saatleri ve tatil günlerine yıkıyor. Oysa OECD’nin yayımladığı yukarıdaki verilerde ülke olarak tembel değil çalışkan sayılabilecek durumdayız. Haftalık çalışma saatlerinde birinci, yıllık çalışma saatlerini baz aldığımızda ise çalışma süresi açısından OECD ortalamasının oldukça üzerinde bir yerdeyiz. Yani olması gerektiğinden daha fazla çalışıyor ancak bizden daha az çalışanlardan daha az üretiyor ve çok daha az kazanabiliyoruz.
Türkiye’de çalışma saatleri fazla olmasına karşın bizden çok daha az çalışma sürelerine sahip olan ülkelerdeki ekonomik başarıyı sağlayamıyorsak bunun teknolojiyi kullanamamak, dış pazarlara ürün satamamak, doğru yatırımları yapamamak, verimli bir çalışma modeli kuramamak, çalışanların motivasyonunu sağlayamamak gibi çok sayıda farklı nedeni var. Bu nedenleri ortadan kaldıracak öncelikli güçler ise işletme tarafında veya kamudaki yönetici kadroları. Yöneticiler işletmenin odağına verimlilik kavramını almadığı sürece, çalışanlar sabahlara kadar çalışsalar bile o işletmenin başarılı olması zor. Verimlilik elbette işletmedeki herkesi ilgilendiriyor ancak temel olarak, çalışanlardan önce yöneticiler tarafından göz önünde tutulması gereken bir kavram olduğunu söyleyebiliriz.
Eğitim anlayışını değiştirmediğimiz, işletmelerde esnek, katılımcı, yenilikçi bir modeli yaşama geçiremediğimiz sürece işletmelerin başarılı olma şansı da yok denecek kadar az. Bu başarısızlığın nedeni az çalışıyor olmamızdan ziyade verimli, istekli, mutlu çalışmıyor oluşumuz. Verimsiz bir işletmede yapısal bir dönüşüm sağlamak yerine çalışma saatlerini artırmaya yönelik çaba harcamak işletme genelinde durumu kurtarmadığı gibi özellikle çalışanlar için işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Dünyadaki değişimleri izlemeyen, yeni teknolojilere yatırım yapmayan, açık ve katılımcı bir yönetim modelini yaşama geçiremeyen işletmeler için uzun çalışma saatleriyle başarıya ulaşmak ne yazık ki mümkün değil.
İşyerinde verimlilik üzerine düşünen yöneticiler kendisini hemen belli eder. Diğerleri işe kaçta gelinip kaçta çıkıldığı ile ilgilenirken o çıkan işe, üretime yani sonuca odaklanmıştır. Verimliliğe odaklanmış bir yönetici, çalışanlarının işyerinde geçirdiği sürenin uzunluğuna değil, yaptıkları işin kalitesine bakar. Uzayan iş saatlerinin çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisi ve maliyetleri artırması nedeniyle verimliliği düşüreceğini bilir. Mutlaka sizler de çalışma yaşamınızda bu türden kişilere rastlamışsınızdır. Eğer böyle bir yöneticiniz varsa kendinizi şanslı saymalısınız.
Sonuç olarak, bir işletmede uzun saatler boyunca çalışılmasına karşın istenen başarıya ulaşılamıyorsa bunun nedenini çalışanlardan daha çok yönetici ekibin becerisinde aramak gerekir. Elbette verimlilik konusu da bir ekip işine dayanıyor ve sadece yöneticilerin veya çalışanların çabasıyla bir sonuç almak mümkün değil ancak işyerinde verimlilik kavramını geçerli kılmak da daha çok yönetici kadroların yönlendirilmesiyle mümkün olabilir. Zaten ülkemizdeki çalışma saatlerine bakıldığında verimlilik ve işletmelerin kâr etmesi anlamında, başarısızlığın temel nedeni olarak eksik çalışma saatlerini göstermek veya çalışanların kaytardığından yakınmak pek olası değil. Konu Türkiye olduğunda görevini eksik yapanların işletmelerde verimliliği sağlamak yerine çalışma saatlerinden ve tatillerden şikâyet eden yöneticiler olduğunu söylemek durumundayız.
Burak Kaya