“Modern Dünyanın İş Ahlakı, Kölelik Ahlakıdır”

Bertrand Russell Aylaklığa Övgü kitabında “İş ahlakı, köleliğin ahlakıdır ve modern dünyada kölelere yer yoktur.” diye yazar. Bugün bize dayatılan iş yaşamında bu sözü doğrulayan çok sayıda örnek bulabilirsiniz. Bu ahlak anlayışında çalışanlar kendisine bir ekmek parası veren patronlara karşı borçlu doğmuş gibidirler. Şimdi size kanıksadığımız bu tuhaf ahlak anlayışından bazı örnekler vermek istiyorum:

  • Çalışan: Çalışanlar, işe başlarken bir kere zor koşulları görüp de kabul ettikten sonra ilerleyen dönemde ya bu kurallara uymalı ya da işi bırakıp gitmeliler.
    • Patron: Ekonomik koşulların değiştiği ve rekabetin arttığı bir dönemde patronun çalışma koşullarıyla ilgili olarak belli düzenlemeler yapma hakkı vardır.
  • Çalışan: Çalışanların işle ilgili giderlerini yüksek göstererek işletmeden harcadıklarından daha fazla para almaları bir nevi hırsızlıktır.
    • Patron: Vergiyi olabildiğince az ödemek, bir patronun becerisini ve ustalığını ortaya koyar. Çalışanların prim veya maaş ödemelerini geciktirmek çoğu kimse tarafından makul karşılanan bir uygulamadır.
  • Çalışan: Çalışanların, kendi işyerleri ile ilgili olarak olumsuz bir durumu ifşa etmesi iş ahlakına uygun olmayan nankör bir davranıştır.
    • Patron: Patronun çalışanlarla ilgili olumsuz bir durumu açıklaması, çalışanların kendilerini düzeltmeleri için yapılmış bir uyarıdır.
  • Çalışan: Bir yerde çalışırken başka işyerleriyle görüşen çalışanlar, her an işlerini yarım bırakıp gidebilecek güvenilmez kişilerdir.
    • Patron: Patronun belli bir görev için farklı kişilerle görüşmesi ve en iyiyi aramasından doğal bir şey olamaz.
  • Çalışan: Çalışanın ekmek parası kazandığı yer için olumsuz bir davranışta bulunması iş ahlakına uymayan çirkin bir davranıştır.
    • Patron: Profesyonellik gereğince patron, istediği kişiyle çalışma ve ücretini ödediği kişiyi dilediği şekilde çalıştırma hakkına sahiptir.

Yazılarımızı kaçırmamak için
haftalık bültenimize hemen üye olun!

Bülten üyeliği ücretsiz olup, haftada bir gönderim yapılmaktadır.

Görüldüğü gibi iş ahlakı denilen şey genellikle işverene çalışanları el altında tutabilmek, onların üstünde baskı kurabilmek ve belli durumlarda yasal haklarını elinden alabilmek için uydurulmuş kurallar gibi duruyor. Kuşkusuz böyle tek yönlü, abartılmış bir ahlak anlayışı da patronların istediği sonucu doğurmuyor, çünkü çalışanlara dayatılan bu ahlak anlayışı onların daha verimli olmasını sağlamıyor, tam tersine onlarda gerginlik yaratıyor.

Verimli ve üretken bir iş ortamı için ilk önce iş ahlakı kavramını yeniden tanımlamamız gerekiyor. Temelinde adalet, sevgi, saygı ve insan hakları olmayan bir ahlak anlayışı insanlarda ‘Elimizde böyle bir anlayış var o zaman bununla yetinelim’ düşüncesi doğurmuyor. Tam tersine böyle bir ahlak anlayışını kabul etmeme ve sonuç olarak da herkesin sadece kendi çıkarlarını gözettiği çok daha kötü bir çoklu ahlak ortamına sürüklüyor bizi. Elbette bu noktadaki ahlak anlayışı artık tarafların eğip büktüğü sözde bir ahlak. Bu ortamda gerçekten iş ahlakına sahip işletmelerin ve çalışanların yaşama şansı ise ne yazık ki giderek azalıyor.

Son yıllar da herkesin özellikle de güçlü olan sermaye kesiminin, kendi çıkarlarını korumaya yönelik bir ahlak üretmesi nedeniyle artık iş ahlakı diye bir ortak değerden söz etme olanağımız kalmadı. Başladığımız yere yani Bertrand Russell’ın ünlü sözüne dönersek, iş insanları artık ‘iş ahlakı’ kavramını yeniden tanımlamak zorundalar. Kölelik döneminin iş ahlakı anlayışıyla çalışmak bu çağda pek mümkün olacak gibi görünmüyor.

Burak Kaya