Kol Kırılır Yen İçinde, Çığlıklar Dört Duvar İçinde
Atasözlerimiz, kültürümüzün güzelliklerini gösterdiği gibi, aksayan yönlerini göstermesi açısından da çok değerli. Bazı atasözlerimiz var ki toplumumuzun genlerine sızmış yanlışları bize gösteriyor. Bu tür sözler genellikle bilgili, görgülü kimselerin değil de toplumdaki gücünü kaybetmek istemeyen kişilerin sözleridir. Atasözü değil de Ağasözü gibi düşünmek gerekir bunları. Bana sorarsanız başlıktaki söz de bunlardan birisi.
Genellikle “Kol kırılır yen içinde kalır” şeklinde hatalı olarak kullanılan atasözünün aslı: “Baş kırılır fes içinde, kol kırılır yen içinde”. Bu söz hepimizin bildiği gibi, aile veya arkadaş çevresi içindeki yanlışların dışarıya duyurulmadan kendi içinde çözülmesi gerektiğini öğütler bize. Aile ve arkadaş ortamını diğer insanlardan yalıtan, başkalarını dışarıda bırakan, düşmanlaştıran, herhangi bir sorunu başkalarının bilmesi durumunda bunun kendisine zararı olacağını düşünen bir yaklaşım. Yaslandığı mantığı şöyle özetleyebiliriz: Aile içindeki, şirket içindeki, arkadaş ortamındaki sorunların dışarıdaki insanlara duyurulmaması gerekir. Bu yaklaşım ancak çevresinden çekinen baskıcı bir ebeveynin, hataları ortaya çıksın istemeyen bir aile büyüğünün veya gizli kapaklı işlerini sonsuza dek sürdürmek isteyen bir yöneticinin dileği olabilir.
'Kol kırılır yen içinde' yaklaşımı, çocuk istismarından, kadına yönelik şiddete, anti demokratik yönetim anlayışından toplumsal ayrışmaya kadar uzanan pek çok sorunun ana nedenlerinden birisi. Şimdi neden böyle düşündüğümü anlatmak istiyorum. İsterseniz bir senaryo yazalım: Plastik malzemeler üreten bir firmanın genel müdürüsünüz. Bir gün gelen bir ihbar sonucunda üretim müdürü ve satın alma şefinin bir düzen kurarak firmanızı dolandırdığını belirlediniz. İşin kötü yanı biraz daha araştırınca bu dolandırıcılığın, bazı tedarikçileri de içine alan ve üretim kalitesini bozabilecek nitelikte büyük çaplı bir organizasyon olduğunu saptadınız. Rakipleriniz bu olayı duyduklarında, kuşkusuz size karşı kullanacaklar ve pazarda çıkarlarınızı zedeleyecek bir durum ortaya çıkacak. Müşteriler sizin markanızla ilgili olarak bir güven kaybı yaşayacak ve iş ortaklarınızın firmanıza bakışı değişecek. Önünüzde iki seçenek var:
1-) Kol Kırılır Yen İçinde: Bu seçenekteki önceliğiniz, sorunu çözmek veya soruna neden olan seçimleri bulmak değil bu dolandırıcılığı herkesten gizlemektir. İlk iş olarak dolandırıcı kişilere durumu anlatıp, farklı bir gerekçeyle istifa etmelerini istersiniz. Müşterilerinizde malzemelerle ilgili bir geri dönüş olmadıkça sesinizi çıkartmaz, eğer şikâyet olursa, sadece o şikâyetle ilgili malzemeleri değiştirirsiniz.
2-Kol Kırılır Doktor Bulunur: Bu seçenekteki önceliğiniz sorunu nedenleriyle birlikte çözüp, bir daha benzer bir olayla karşılaşmamak için gerekli önlemleri almaktır. Konuyu Yönetim Kurulu toplantısında net olarak anlatır, kendi sorumlu olduğunuz kısımdan dolayı istifa edebileceğinizi söyledikten sonra, mahkemeye verilmek üzere dosyayı avukatlara göndereceğinizi ve müşterilere konu ile ilgili açıklama yapıp hatalı malzemeleri değiştirmek için bir plan hazırladığınızı açıklarsınız. Maliyet, zarar, neden, sonuç hepsini olabildiğince açık biçimde ortaya koyarsınız.
Eğer iki seçenek arasında karar veremediyseniz, size bir soruyla yardımcı olayım: Hangi seçenek kırığı gizlemeye, hangi seçenek tedavi etmeye yönelik bir plan içeriyor? Birinci seçenekte kolunuz hâlâ kırık. İkinci seçenekte ise en azından kolunuzu sardınız. Bir işgücü kaybı yaşasanız da eğer iyi bir planlama yapabilirseniz kolunuz belki altı ay içinde eski sağlığına kavuşacak.
Eğer tam olarak karar veremediyseniz iki yıl sonraya gidelim. İlk seçeneği uygulayan yönetici, bu işi kazasız belasız atlattığını sansa da, hem müşteriler hem çalışanlar hem de Yönetim Kurulu içinde dedikodular baş gösterdi. Herkes falanca kişinin şirketi dolandırdığı, o dönemdeki ürünlerde büyük sorunlar yaşandığıyla ile ilgili şeyler konuşuyor. İşin kötüsü dedikodular gerçek dolandırıcılıktan daha da kötü bir durumda. Çünkü Genel Müdürün de bu olayın bir parçası olduğu ve onun için bu konuyu kimseye duyurmadığı konuşuluyor. Genel Müdür’e olan inanç giderek azalmış durumda.
İkinci yönetici zor zamanlar geçirdi ancak şu an şirketteki konumu eskisinden iyi. Hem çalışanlar hem de Yönetim Kurulu onun dürüstlüğünden ve iyi niyetinden kuşku duymuyor. Ona güveniyorlar. Evet bir hata yaptı ancak bundan ders aldı. Bir daha bu şirkette buna benzer bir olay yaşanma olasılığı düşük. Ayrıca herhangi bir sorun olursa genel müdürün bunu öğrendiği anda herkesi bilgilendireceklerine olan inançları tam.
Görüldüğü gibi ilk yönetici yalanlar içinde savrularak kendisine duyulan güveni kaybetti. İkincisi ise yaptığı hataya karşın şu an eskisinden daha güvenilir durumda.
İyi yöneticiler “Kol kırılır yen içinde” demez; “Kaynayan kazan, kapak tutmaz” der. Bir sorun varsa bunu gizlemeye, hataları örtmeye değil düzeltmeye çabalar. Gizli kapaklı işleri saklamak, yakınlarınızın hataları örtmek bir erdem değil eksikliktir. İyi bir yöneticinin ana hedefi hataları örtmek değil gidermek olmalıdır. Hataları gidermek için de öncelikle onları fark etmek, soruşturmak, tartışmak ve analiz etmek gerekir. Üstü örtülen bir yanlışın düzeltilme olasılığı kalmaz. Ayrıca adalet ve eşitlik duygusuna sahip bir yöneticinin, kendi çevresindekileri hangi ölçütler içinde değerlendiriyorsa, kendisine yabancı gördüğü kimseleri de öyle değerlendirmesi beklenmelidir.
Burak Kaya
Not: Değerlerle Yaşamak Eğitimine katılarak bu konudaki yetkinliklerinizi artırabilirsiniz. OffCourse'la dünyanın her yerinde, kişisel bilgisayar, tablet veya akıllı telefonunuz üzerinden eğitim alabilirsiniz.