Az Seçilen Yol

"Elimde karnem, koşa koşa eve geldiğimde kimseyi göremedim. Sevincimi paylaşacak sevdiklerimi ararken komşu el etti, “Gittiler” dedi, “seni de bekliyorlar tarlada, ekinleri kaldırıyorlar.” Sıcak havada küskünlükle sevinç karışımı duygularla onlara ulaştığımda ablam, annem, babam, kardeşim bana bakmadılar bile. İlkokulu bitirdiğimi söyleyemeden, hepsi pekiyi karnemi onlara gösteremeden beni, yüzüme bakmadan işe katılmaya davet ettiler. Benim içim yanıp tutuşurken onlar için o an önemli olan ekinleri toplamaktı. Harman yeri bana zehir olmuştu. Yıllar sonra anneme sorduğumda “Toplamaya geç kalmıştık, ondandır” demişti. O akşam mütevazı köy evimizin damında yıldızlara bakıp ağladım ve dua ettim: “Allahım, Boğaz köprüsünü görmeden ölmek istemiyorum.” Ortaokula devam edeceğimi söylediğimde annem babam garip garip yüzüme baktılar. “Kız çocuğunun okumakla ne işi var?” dedi babam. “Bak ablana, çalışıyor bize yardım ediyor, yakında baş göz ederiz inşallah.” Ben ısrar edince “Bak bize lise mise deme, nasıl gideceksin köyden ilçeye?” diye set koydular. Ortaokul sonunda beni kararlı görünce pazarlık ettiler. “Tamam git liseye ama zayıf getirirsen alırız seni okuldan.” Üç sene üst üste takdir/teşekkür aldım. Lise diplomamla eve uçarak vardığımda annem süt sağıyordu. “Mezun oldum anne!” diye bağırmak ve sarılmak isterken üzüntülü bir yüz karşıladı beni. Keşke zayıf alsaydın diyen gözler, beni okuldan almaya yetmeyen güçler beni ineklerin yemini vermeye yönlendirebildiler. O gün İstanbul’a gitmeyi ve dolmuş şoförüne “müsait bir yerde inebilir miyim?” demeyi hayal ettim. Sonra hayallerim gerçek oldu.

 ... şehrinden ... Üniversitesine gitmek şehirler arası yol ve uzaklık demekti. Ailem artık beni anlamıştı veya karşı gelmediler. İstanbul’a çok yakın bu üniversiteyi yine başarıyla bitirdim. Sorun İngiltere’ye gitmek istediğim zaman çıktı. Annem ağladı, “Babana söyleme kalpten gider, zaten nereden para bulacağız?” dedi. Ben, anneciğim ben size bilgi veriyorum, ben paramı biriktirdim ve gidiyorum dediğimde bu kez ben onların neler hissettiğini umursamıyordum. Bir hedefim daha vardı. İngiltere’ye gitmek. Öğrencinin biriktirdiği parayla İngiltere’de uzun kalınamayacağını bir süre sonra orada öğrendim. Au pair olarak çalıştım. Daha sonra iş buldum çalıştım. Okudum. Önce İngilizce öğrendim sonra yüksek öğrenimimi bitirdim..."

Bu, yaşanmış bir öykü. Başarmak isteyen, içindeki kıvılcımı pes etmeden eyleme geçerek gerçeğe dönüştüren bu hanım bugün iyi bir şirkette başarılı bir üst düzey yönetici olarak görev yapıyor. Öte yandan iyi bir anne ve eş olarak dengeli bir hayat sürdürüyor. Onun model olacak adımları, engeller ne olursa olsun aşılabileceğini gösteriyor. Bu model adımlarını gelin birlikte irdeleyelim:

  • Öncelikle kendine bir hedef belirlemişti. Hayaller kurdu.
  • Yerleşik düzenin öngördüğü kısıtları aştı. En yakınlarının ve çevrenin görüşleri hedefine varmasında engeldi; o, engeli görüp kendi yolunda yürüdü.
  • Kararlıydı. Pes etmedi. Olumsuz duygularını ya bastırdı ya da itici güç olarak kullandı. Muhtemelen doğuştan gelen yüksek IQ’yu doğru yolda, hedefine varmada kullandı. Tabi bu arada çok çalıştı. Terledi, yoruldu. Tutkusunu hiç yitirmedi. Yeni ortamlara, çevrelere, şehirlere, farklı bir ülkeye gitti ve oralara uyum sağladı. Yeni bir dil, yeni bilgiler öğrendi, hep öğrendi, öğrendiklerini uyguladı.

Bu yol gördüğünüz gibi taşlı ve engelli bir yol. Yolda yürümek pek kolay değil. Seçtiğimiz yollarda karşılaştığımız engelleri aşmak için kendimizi geliştirirsek hem engelleri aşabiliyoruz hem hedefimize varabiliyoruz. Zor mu? Zor. Bunun için herkes bu yolu seçmiyor. Öykü kahramanın aynı anne babadan doğan aynı çevrede yetişen kardeşlerinin seçimleri ile karşılaştırdığınızda bunun kanıtını görüyorsunuz. Son tahlilde yolu seçme kararı kişinin. Bu örnek bu öyküde açıkça çıkıyor değil mi?

Son sözü yine kahramanımıza bırakalım:

"Köy yeri işte bir gün tek başıma dolaşırken uzaklarda buldum kendimi. Köye baktım, evimizi aradı gözlerim. O kadar uzaktı ki... Nasıl giderim bunca yolu diye düşündüm. Sonra köy evlerinin çatılarına baktım, zihnime kazıdım o görüntüyü, gözlerimi önüme diktim, ayak uçlarıma baktım. Yalnız ayak uçlarıma, kafamı hiç kaldırmadan. Adımlarımı attım, attım, bir de baktım köye, evimize varmışım."

Fuat Yalçın

Not: Yüz yüze ve online eğitimlerin birlikte yürüdüğü OffCourse Eğitimleri hakkında bilgi almak için hemen bize ulaşın: info@offcourse.com.tr