Kendini Tanımak Mümkün müdür?
Hazreti Süleyman’ın çok değer verdiği bir kuş olan Hüt Hüt’ün aklını bir soru kurcalamaktadır. İnsanların bir kralı varsa, kuşların da bir kralı olmalıdır. Bu kimdir nerededir?
Araştırmalarının sonunda Kuşların kralının Simurg olduğunu ve Kaf dağının ardında yaşadığını öğrenir. Hüt Hüt bine yakın kuşu rahat yaşamlarını bırakarak kuşların kralını bulmak üzere ikna eder ve birlikte Simurg’a ulaşmak üzere yola çıkarlar. Ancak yol uzun ve engellerle doludur. Fırtınalar, soğuk, rüzgarlar ve aşılması zor dağlar, engin denizleri geçmek kolay değildir. Bu zorlu yolculuğu ancak otuz kuş tamamlar. Saraya vardıklarında karşılayanlar onlara niçin geldiklerini sorarlar. Hüt Hüt de onlara Simurg’u görmek için çetin yolculukta ölümü göze alan arkadaşlarını anlatır ve gelen otuz kuşun Simurg’u mutlaka görmek istediklerini belirtir. Kuşları büyük bir salona alırlar ve orada bulunan otuz tahta oturturlar. “Simurg geliyor”, “Simurg geliyor” sözleri hepsini heyecanlandırır, kalpleri hızla çarpmaya başlar ve oturdukları tahta mıhlanırlar. Yoğun ses ve kanat rüzgârı estiğinde her birinin karşısında bir adet olmak üzere otuz ayna gelir. Ve kuşlar aynada kendilerini görürler. Aslında Farsça’da “simurg”, “otuz kuş” demektir.
Kendimizin kralını bulmak üzere bu çetin yolculuğa çıkılıyorsa ortada bir ülkü var demektir. Bu zorlu yolculuk sonunda baştaki sorunun yanıtının kendimizde olduğunu anlamak yeter mi? Ya da daha provokatif bir soruya ne dersiniz? İyi de ne var bende? Kendimde olan nedir? Daha basitleştirecek olursak soruyu “Kendini tanımak mümkün müdür?” Yoksa kolay mıdır desek?
Analitik olarak bakarsak mümkün olabileceğini düşünüp eyleme geçmek gerekir. Yani verileri toplamak ve değerlendirmek. Sonunda bir muhakeme yapmak. Gördüğünüz gibi çözüm istikameti belli ama yol Kaf dağlarına gitmek kadar olmasa da zor.
Başlangıçta hedefi doğru belirlemezsek vardığımızda aldığımız yanıt da bizi tatmin etmez. Yani hedef kendini tanıma olmamalı. Peki ne olmalı?
Bu yolculuğun kolay olmadığını söylemiştim. Dört aşama var:
- Kendini Tanıma
- Kendini Bilme
- Kendini Kabul Etme
- Kendini Bulma
Bu aşamalar birbiri üzerine inşa edilmiştir yani bir alttaki olmadan üstteki olmaz. Nihai hedef son aşamayı yaşamaktır.
Kendini Tanımak ne demektir? Davranış bilimlerinde ve duygusal zekâ yetkinliklerinde kendini tanımanın tarifi şöyle yapılır: Kendi güçlü ve zayıf yönlerini tanıma. Nedir güçlü yanlar? Bunları bir alışkanlık ve davranış biçimi olarak ifade etmek gerekir, yani tanımda bir fiil kullanılmalıdır.
Örnek: “Ben okurken dikkatli okurum.” veya “Ben hızlı ve dikkatsiz okurum.”
Bunun sonucu nedir, nasıl ölçülecektir? Okuduğumuz anlayıp anlamadığımız veya detayları kaçırıp kaçırmadığınız bunun göstergesidir.
Bunun gibi onlarca fiil düşünüp kendinizi denetleyebilirsiniz. İş hayatında çalışanların işlerini kolaylaştıracak başka bir kavram var. Becerileri bilgiyle harmanlayıp iş sonuçları üretmek için “yetkinliklere” ihtiyacımız var.
Farklı kaynaklarda ve farklı şirketlerde ve tabi farklı seviyeler için bu yetkinlikler tanımlanmıştır. Başarılı olanla başarısız olanı ayırt eden bu kavramlar örneğin bir satış temsilcisi için yedi adettir Bir satış müdürü için de yedi yetkinlik tanımlanmıştır ama bunlar satış temsilcisininkilerle aynı değildir.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Amacımız bu yetkinlere girmek değil. Esas soru insanlar kendilerini nasıl değerlendiriyorlar? İnsanlar kendilerini doğru değerlendirebilirler mi? 2014 yılında yapılan bir araştırmada(1) 80 kişinin Değerlendirme Merkezi(2) sonuçları, self assessment(3) sonuçları ile karşılaştırıldı. Yani “deneyimli gözler objektif yaklaşımlarla bir kişin yetkinliklerini nasıl görüyor?” sorusunun karşısında “Bu assessmente giren kişiler kendilerini nasıl görüyorlar?” sorusu.
Sonuçlar çarpıcı. İnsanların ancak yüzde 25’i kendilerini doğru değerlendirebiliyor. Bu araştırmanın yetkinlik bazında kırılımına baktığımızda farklı sonuçlar görüyoruz ama onlar da pek iç açıcı değil. İnsanların ancak %50’ye yakını kendilerinin takım çalışmasına yatkın olup olmadığını doğru değerlendirirken %9’ si organizasyonel farkındalık konusunda kendisini yanlış değerlendiriyor. Araştırmanın bir sonucu da performansla ilgili. Kendini doğru değerlendiren en iyi % 20 kişinin iş performansları da yüksek. Kendini doğru değerlendirmeyen kişilerin performansları ise tatmin edici değil. Özet olarak kendini doğru değerlendirmek kolay değil. İnsanlar zannettiklerinin aksine, kendilerini tanımıyorlar, ya da kendilerini doğru değerlendiremiyorlar.
Peki bu en zor aşamayı geçmek için ne yapılabilir?
İnsanın kendi hakkında düşünmesi tavsiye edilir en başta. Bu adım kolay değildir. Tefekküre dalsanız bile buradan somut bir çıktı elde etmek zordur. İnsan kendi içinde diyalektik bir yaklaşımla her bulduğunun aksini söyleyebilir ve kendini ikna edebilir. Yine de en güvenilir kaynak kendimiziz. Bunu yapılandırılmış bir şekilde yapmazsak hayale dalar, kendi içimizde kaybolur ve belki de düşünürken uyur kalırız. Yapılandırmış yöntem birkaç soru eşliğinde kendiniz hakkında düşünmeniz, bu düşünceleri ve duygularınızı dile getirmeniz hatta yazmanızdır. Bundan sonra yapacağınız tefekkür belki biraz daha yararlı olabilir. İkinci bir kaynak da güvenilir ve bizimle bir çıkar ilişkisi olmayan kişilerden geri bildirim istemektir. Bunun da yapılandırılmış bir şekilde olması toplanan verilerin niteliğini artıracaktır.
Peki Kendini Bilmek ne demektir. Kendini bilmek tanımanın bir üst aşamasıdır. Kendini tanımada yalnız bir yargı veya değerlendirme varken kendini bilmekte bu durumun algılandığını, görüldüğünü ifade etmek de vardır. Birincisi yalnız durum tespiti veya açıklama iken ikincisi dile getirmektir. Yani biri size “sen dikkatsiz okuyorsun bak hızlısın ama dikkatsizsin, sözleşme maddelerini atlamışsın “dediğinde (buna geri bildirim deniyor) bunu görmek ve uygun görmek kendini bilmektir. Burada “ama küçük yazılmış”, “fakat vakit dardı” demeye başlıyorsanız “kendini bilmek” adımından geçememişsiniz demektir. Benzer şekilde kendinden kaynaklanan hataları kabul etmek de Kendini Bilmek aşamasının bir eylemidir.
Bir sonraki aşama Kendini Kabul Etmektir. Aşamalar arttıkça siz de merdivende bir üst basmağa çıkıyorsunuz. Bir önceki aşamada bir yetkinliğiniz veya alışkanlığınızın zayıflığını veya kendinizden kaynaklanan bir hatayı kabul etmenizden söz edilmişti. Buradaki kabul etmek ise bir bütün olarak kendinizin tam ve nasılsanız öyle olduğunuzu isteyerek onaylamanızdır. Yani tek bir yetkinlik değil tüm güçlü ve gelişime açık yetkinliklerinizle “siz sizsiniz”. Ve öyle olduğunuzu kabul ve ikrar ediyorsunuz, yani saklamıyor, doğruluyor ve söylüyorsunuz. Bu aynı zamanda kendinize duyduğunuz saygıyı ifade eder. İnsanın özdeğeri de bu kabulle güçlenir. Özgüvenimiz çeşitli durumlarda olumsuz etkilenebilir ve değişkenlik arz edebilir. Özdeğerimiz sağlamsa biz özgüvenimizin yüksek olmadığı durumlarda bile ayakta dururuz.
Son aşama ise Kendini Bulmaktır. Son aşamada kendimiz olarak harekete geçmek ve her ne iş yapıyorsak onu kendi sınırlarımızı bilerek ve haz duyarak, sonuç elde etmek üzere uygulamaktır. Bunu yapan kişilere ne mutlu. İşte bunun göstergesi mutlu olarak çalışmaktır. Akış haline sık sık girmek ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadan çalışmaktır. İşine seve seve gitmektir. Kendinizi bulmadığınız zaman ayaklarınız ters ters gider. Bir an önce akşam olsa da gitsek dersiniz. Pazartesilerden nefret edersiniz. Bahane olarak da az para aldığınızdan veya amirinizin hiç takdir etmediğinden söz edersiniz. Kendini bulan kişileri gözlerindeki sevecenlikten dışarıya yansıttıkları olumlu tutumdan ve darboğaz anlarında çözüm aramalarından anlarsınız.
İnsanı ancak kendisi tamamlar
İçinde başka dışında başkasın
Eksiğin fazlana elbet bulaşacak
Öbürü sığacak bunun derisine
Yoksa sabaha çıkamazsın
Atilla İlhan
Yıllarca aradım kendi kendimi
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Hayal mıyım ürüya mı bilinmez
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
İnsan mıyım mahluk muyum ot muyum
Ekilir biçilir bir nebat mıyım
Yoksa görünüşte bir sıfat mıyım
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Leyla mıyım Mecnun muyum çöl müyüm
Arı mıyım çiçek miyim bal mıyım
Köle miyim bir güzele kul muyum
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Varlığım yokluğum bir Veysel adım
Gök kubbede kalacaktır ses kadim
Elli üç yıl kendi kendim aradım
Hiçbir türlü bulamadım ben beni
Aşık Veysel
FUAT Yalçın
Not: Kendini Doğru Değerlendirmek Eğitimine katılarak bu konudaki yetkinliklerinizi artırabilirsiniz. OffCourse'la dünyanın her yerinde, kişisel bilgisayar, tablet veya akıllı telefonunuz üzerinden eğitim alabilirsiniz.
Kaynakça
1. Bahçeşehir Üniverstitesi İngilizce MBA sınıfı 2014 yaz dönemi; Şaban Pertek; Danışman: Fuat Yalçın
2. 1987 yılında Uluslararası Asesörler Birliği kuruldu ve bir değerlendirme merkezinin nasıl işlemesi gerektiği saptandı. Birden fazla deneyimli, eğitimli asesörün katılımı ve ikiden fazla yöntem ve vaka uygulandığı zaman bu harici gözlerin bir kişinin yetkinliklerini doğru olarak %89 ‘a varan isabetle ölçülebileceği yine davranış bilimcileri tarafından teyit edildi.
3. Assessment Systems Inc. Türkiye ; SPICA DUYGUSAL ZEKA YETKİNLİKLERİ TESTİ (140 soruluk online test ile yapılmıştır)