İçten Gelmeyen Alçakgönüllülük Sahtekârlıktır

Alçakgönüllü insanlar kadar güzeli yoktur. Onlar aile yaşamından işyerine kadar, girdikleri her ortama rahatlık, doğallık getirirler. Hepimiz böyle insanlara daha rahat açılır, daha kolay güveniriz. İyi veya kötü zamanlarımızda yanımızda hep alçakgönüllü insanları görmek isteriz.

Elbette her güzel huy, her erdemli davranış gibi alçakgönüllülüğün de insanın içinden gelmesi gerek. Oysa bazı kişiler, alçakgönüllü davranışların kapıları açan özelliğini görüp, aslında kendileri öyle olmasalar da öyleymiş gibi davranıyorlar. Eğitimciler yöneticilere, anneler çocuklarına hep alçakgönüllü olmayı öğütlüyor. Ancak pek çoğu, alçakgönüllü davranışın altında yatan derin bir yaşam kavrayışı olduğunu unutuyorlar. Sonuç olarak da karşımıza aslında farklı düşünen ancak öğütlerin gereği olarak alçakgönüllüymüş gibi davranan kişiler çıkıyor.

Bu gibi kişilerin alçakgönüllüymüş gibi davranmaya çalışmalarının asıl amacı “Ben geriye doğru bir adım atayım da bu benim iki adım ileri gitmeme yardım etsin” gibi bir güdü. Yani yararcı bir bakış açısı. Aslında bu bakış açısı bile alçakgönüllülüğün ruhuna yeterince aykırı.

İsterseniz birkaç örnek vereyim: Diyelim ki, bir kişi “Ben şu konuda bilgi sahibiyim”, bir diğeri “Ben bu konuda eğitim aldım” dedikten sonra bir başkası “Ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum” diyor ama herkesten de daha fazla konuşuyorsa bu sözünden kuşkulanabiliriz. Büyük olasılıkla bu, alçakgönüllü olarak görünüp de ilgi çekmek için ortaya atılmış bir sözdür. Kişi “Ben, hiçbir şey bilmiyorum” dedikten sonra ahkâm kestiğinde aslında karşısındakilerin bilgisiyle alay etmek, kendisini alçakgönüllü rolüyle öne çıkartmak derdindedir. Bir konunun uzmanı söze “Buradaki herkes bu konuyu benden daha iyi biliyor” diye başlarsa bu, alçakgönüllü olduğundan değil, insanlara “Bir şey bildiğiniz yok, bari bir müsaade edin de size doğrusunu anlatayım” demek, insanları susturmak, dikkatlerini çekmek isteğinden kaynaklanıyor olabilir. Bu da alçakgönüllü kişilere özgü bir davranış olmasa gerek.

Eski dilde söylersek “Tevazuda mübalağa” denen daha ileri bir türü var bunun: ‘Ben kimim ki?’, ‘Bizler falancanın yanında bir hiçiz’ gibi. Oysa kendine değer vermeyen kişiler genellikle böyle cümleler kurmazlar. Bu türden bir söz duyduğunuzda, bunu söyleyen kişiye, başka bir zaman “Sen kimsin ki, falancanın yanında senin esamen okunmaz’ demeyi bir denerseniz, bu tür insanların ne derece alçakgönüllü olduklarını görebilirsiniz.

Günümüzde egosu yüksek kişilerin alçakgönüllü rolü yapmalarından dolayı bazen insanın kafası karışabiliyor. Oysa eğer bir konuda başarılı olduğunuzu düşünüyorsanız “Biz bu konuda başarılı olduğumuzu düşünüyoruz” demenin kötü bir yanı yok. Ancak ülkede çok önemli bir kuruluşun sahibi olarak binlerce çalışana sahipken “Biz, kendi çapımızda, amatörce bir şeyler yapmaya çabalıyoruz” diyorsanız bu hiç de inandırıcı bir tavır olmaz. En az “Biz bir numarayız” demek kadar da rahatsız edici. Hem dürüst bir davranış olmadığından, hem de gizli bir niyet barındırdığından.

Sanırım en güzeli, Mevlana’nın söylediği gibi, her ne isen 'o' olmak, öyle görünmek.

Burak Kaya

Not: Etkileme Sanatı Eğitimine katılarak bu konudaki yetkinliklerinizi artırabilirsiniz. OffCourse'la dünyanın her yerinde, kişisel bilgisayar, tablet veya akıllı telefonunuz üzerinden eğitim alabilirsiniz.