Hep Kazanmak mı Gerekiyor?

Başarılı insanlar öyle olduklarını bilirler ve bunun sonucu olarak daha da başarılı olabileceklerini düşünürler. Başarılı olmakla “kazanmak” arasında ince bir çizgi vardır. Bu çizgiyi görmezlikten geldiğimiz zaman en yakınımızdaki kişilerle bile ilişkilerimiz zedelenebilir.

Rekabet iyidir, rekabetçilik ise aşırıya kaçtığı zaman kazanma hırsını frenlenemez noktalara getirebilir. Başarılı insanlar da bu tuzağa çabuk düşebilirler. Bakın birkaç örnek vereyim:

Tartışıyoruz ve görüşümüzü karşımızdakine kabul ettirmek için çalışıyoruz ama ikna edemiyoruz. Sonra ne yapıyoruz? Tartışmayı uzatıyoruz. Uzadıkça muhtemelen konu tavsıyor ve bir şeyler tatsızlaşıyor...

Bazı insanlar bir şeyler söylüyor ve biz söylenenleri duymazlıktan geliyoruz. Belki de insanları görmezlikten geliyoruz, kök nedeni ne olursa olsun...

Hep biz kazanacağız ya, önceden bilmeyi, bilgi almayı, bilgiye sahip olmayı ama bunu hiç kimse ile paylaşmamayı tercih ediyoruz.

Markette girdiğimiz kasa kuyruğu ağır yürüyor, biz kazanmak istiyoruz ya, hemen gözümüz diğer kuyruklara gidiyor, “hangisine geçsem kazanırım?”

Bütün bunları aklınızda tutun. Bu davranış ve düşüncelerin sonuçlarının ilişkilerinizi doğrudan etkileyecek başka bir varsayım sorusu soracağım, bakalım siz bu durumda ne yaparsınız?

Eşinizle veya bir arkadaşınızla bir restorana gitmeyi düşünüyorsunuz. Siz A restoranına gitmeyi o ise B’ye gitmeyi öneriyor. Siz geçerli nedenlerinizi söylüyorsunuz (B’de kötü servis var ve yemekler soğuk geliyor, daha önceki deneyimlerden biliyorsunuz.) Ancak eşiniz veya arkadaşınız surat asıyor, siz de onu kırmamak üzere B’ye gitmeyi kabul ediyorsunuz. Tebrikler.

Bunu yaptığınız zaman birinci aşamayı geçtiniz demektir. Ama durun bir de ikinci aşama var daha. B’ye gidiyorsunuz. Rezervasyon yaptırmanıza rağmen sizi masaya oturtamıyorlar ve 20 dakika kapıda bekletiliyorsunuz. Daha sonra oturuyorsunuz, yemek sipariş ediyorsunuz, yemekler geç geliyor tadı fena değil.  Şimdi soru geliyor: Masaya çağırılmak üzer beklerken veya yemeğin gelmesini beklerken veya mekandan ayrıldıktan sonra ne yaparsınız?

A) “Ben sana demiştim zaten” derim

B) Yemeğin tadını çıkartırım, yerken hiç bir şey söylemem, çıkınca da aksaklıklara değinmem.

Siz kendinizi deneyin lütfen. Bu testi ben bir grup çalışmasında yaptım. Katılımcıların % 70’i A şıkkında söyleneni yapıyorlar ve sonra B şıkkının doğru olduğunu, B’de söylenenleri yapmaları gerektiğini kabul ediyorlar.

Bu bir öz değerlendirme ve varsayımsal sorudur. Esas turnusol kâğıdı böyle bir olay olmuşsa sizin ne yaptığınızın eşinize sorulmasıdır. Acaba onlar ne yanıt verirdi?

Şimdi sizi kendiniz hakkında düşünmeye davet ediyorum. Buna benzer bir olay yaşadınız mı? Ne yaptınız? Ne yapmanız daha iyi olurdu? Hep kazanmaktan vazgeçmek için yarından başlayarak neyi farklı yapacaksınız?

Fuat Yalçın

Not: Olumlu Zihinsel Tutum Eğitimine katılarak bu konudaki yetkinliklerinizi artırabilirsiniz. OffCourse'la dünyanın her yerinde, kişisel bilgisayar, tablet veya akıllı telefonunuz üzerinden eğitim alabilirsiniz.